ARKAPLAN RENGİNİ SİZ SEÇİN...

dostumvar

HERŞEY ONU ANLATIYOR

Her taraf  gündüz gibiydi. Ay bütün berraklığı ile kendini göstermişti.  Yıldızlar pırıl pırıldı. Küçük  çam  hem gökyüzünü  inceliyor hem de Can serçeyi düşünüyordu. Bu yüzden de bir türlü uyku tutmuyordu. Etrafına bakındı. Herkes uyuyordu. Hatta bazı çam fidanları horlamaya başlamışlardı. Çiğdem arada bir gözlerini açıyor sonra tekrar uyuyordu. Belli ki horlamalardan rahatsız oluyordu.

            Küçük çamın can sıkıntısı gece ilerledikçe daha da artıyordu. Bir uyuyabilse rahatlaya-caktı ama uyuyamıyordu işte… En iyisi gökyüzünü seyretmek diye düşündü.  Gözlerini aya dikti. Ay çok güzeldi. Sanki tebessüm ediyordu. Ayın ışığı gözlerini kamaştırdı. Biraz dinlen-dirmek için gözlerini kapattı. O anda bir ses duydu:

            - Hişşt bakar mısın?..

            Gözlerini açtı etrafını inceledi. Kimsecikler yoktu.

            - Yukarıya bak, dedi aynı ses. Ben yukarıdayım.

            Kafasını kaldırdı . Ay ile göz göze gelmişlerdi.

            Ay bütün güzelliği ile gülümsüyordu:

            -Merhaba çam kardeş, dedi. Saatlerdir seni izliyorum. Bir derdin var herhalde. Çok sıkıntılı görünüyorsun.

            Küçük çam gecenin bu vaktinde sohbet edebileceği birini bulmanın mutluluğu için-deydi.

            -Evet dedi, bir türlü uyku tutmadı. Can Serçe’yi düşünüyorum. Ne yapıyor acaba? Ayağını kırmıştı. İki gündür haber alamıyorum.

            -Üzülme. Şu anda mışıl mışıl uyuyor.

            -Ne biliyorsun mışıl mışıl uyuduğunu?..

            -Görüyorum da ondan.

            -Görüyor musun?

            -Evet ben yeryüzündeki her şeyi görürüm.   

            Küçük çam çok sevinmişti.

            -Demek şu anda görüyorsun onu öyle mi?

            -Elbette.

            -Nasıl görünüyor? Ayağındaki sargı duruyor mu?

            Ay gözlerini ovuşturdu. Can Serçe’nin bulunduğu tarafa dikkatle baktı.

            -Ayağının birini göremiyorum, dedi. Annesine sarılıp yatmış. Sakat ayak annesinin altındaki olmalı. Fakat, rahat uyuduğuna bakılırsa iyileşmiş gibi.

            Küçük çam çok sevinmişti:

            -Teşekkür ederim, dedi. Beni çok rahatlattın.

            Gözü yine ayın güzelliğine takılmıştı. Buraya dikileli ilk defa bu kadar net görüyordu onu.

            Ay küçük çamın bakışlarından rahatsız olmuştu. Utandı. Başını öne eğdi.

            Küçük çam durumu anlamıştı.

            -Özür dilerim, dedi. Seni utandırmak istememiştim. Gerçekten çok güzelsin. Gözümü bir türlü alamıyorum.

            -Teşekkür ederim, dedi ay. Güzel olan odur. Eğer bir güzelliğim söz konusuysa ondandır.

            -Ondan mı?

            -.Evet. Onun yarattığı her şey güzeldir. Yeter ki o güzelliği görebilelim.Güzellikleri görebilmek onu görmek gibidir.

            -Nasıl yani?

            -Bütün güzelliklerin kaynağı odur. Kendi güzelliğini yarattıklarının üzerine serpiştirmiş. Yani; güzelliğini öyle sergiliyor. Benim güzelliğimin kaynağı da odur.

            Küçük çam dalıp gitmişti. O güzeller güzelini düşünüyordu. Geçen gün kelebeklerde de sanki bu güzelliği görmüştü. Etrafındaki her şey güzeldi. Çiğdem ayrı güzeldi. Can Serçe başka güzel..Etrafındaki fidanların hepsi ayrı ayrı güzellikteydi. Hele ayın güzelliği…Hayran olmuştu.

            -Ey güzeller güzeli…diye söylendi. Yarattığın bu kadar güzelse kim bilir kendin ne kadar güzelsin.

            Ay da duymuştu  bu ifadeleri…

            -Çok güzel ifade ettin dedi.  Onun bir adı da Mücemmil’dir Yani güzelleştiren, güzel yaratan. Bu özelliği ile güzel yaratır. Güzelliği öyle sınırsızdır ki her şeye yansır…Dağa, denize, çiçeğe, böceğe…Sebzeye, meyveye…Hayvana, insana…

            İnsan kelimesi yine heyecanlandırmıştı küçük çamı:

            .İnsan da mı? Dedi.

            -Evet, diye cevap verdi ay. İnsan yaratılmışların en güzelidir. Hele içlerinde birisi vardır. Güzeller Güzeli’nin her şeyini yansıtır. Gülsultan der insanlar ona… Güzeller Güzeli ni o anlatmıştır insanlara.

            Küçük çam hayranlıkla dinliyordu. Ay, çok güzel şeyler anlatıyordu. Şimdi de Gülsultan’ı merak etmişti. Görse gözleri kamaşırdı herhalde.

            -Gülsultan mı dedin?

            -Evet, asıl adı Muhammed Mustafa’dır. Çok güzel bir insandır. Bu güzelliğinden dolayı bir adı da Gülsultan’dır. Onu gören Güzeller Güzeli’ni görmüş gibi olurdu. Mücemmil olan Allah bütün güzellikleri onun için yaratmıştır. “Sen olmasaydın hiçbir şeyi yaratmaz-dım.” diyor.

            -Yani ay, güneş, gül, çiçek, su, toprak…her şey ama her şey öyle mi?

            -Evet etrafında gördüğün bütün güzellikler… Şu pırıl pırıl gökyüzü. Şu yemyeşil, rengarenk yeryüzü. Seyrine doyamadığımız bütün güzellikler onun için yaratılmıştır.

            Küçük çam yine düşüncelere dalmıştı. Sadece yakın çevreyi görüyordu. Duyduğuna göre evren çok büyükmüş.

            “-Bütün varlıklara güzelliği o yansıtıyormuş. Ne kadar büyük bir hazinesi var. Ne mükemmel bir güzellik.”

            Ay küçük çamı çok sevmişti. Küçük çam da büyüdükçe güzelleşecekti. İnsanlar dibinde piknik yapacaklardı. Kuşlar dallarına yuva kuracaklardı. Herkes onun güzelliğinde Güzeller Güzeli’ni görecekti.

            Bu esnada ayın gözü bir şeye takılmıştı. Can Serçe oturmuş etrafı inceliyordu. Bir taraftan da ayın ışığıyla kamaşan gözlerini ovuşturuyordu.

            -Çam kardeş, dedi bak Can Serçe de uyandı.

            Küçük çam heyecandan ne diyeceğini şaşırmıştı.

            Biraz sonra kendine gelebildi.

            -Ne olur ona selam söyle. Onu çok özlediğimi söyle diye yalvardı.

            Ay, Can Serçe ile bir şeyler konuştu. Küçük çam ayın konuştuklarını duymuştu. Ama Can Serçe’yi duyamıyordu.

            -Onun da selamı var, dedi Ay. Yarın ziyarete gelecekmiş.

            Küçük çam çok sevinmişti.

            Ay devam etti.

            -Can Serçe ibadete kalkmış dedi. Güzeller Güzeli’ne teşekkürlerini iletecek Dua edecek . Her gün yapar bunu.

            -İbadet mi?

            -Evet, her varlık kendi özelliğine göre ibadet eder. Güzellikler için dua eder Rabbisi-ne…

            -Peki benim de ibadet etmem gerekmez mi?

            -Elbette gerekir. Ama zamanla öğreneceksin bunu.

            Bu arada güneş doğmaya başlamıştı. Ayın gitme saati gelmişti.

            -Nöbeti güneşe devredeceğim, dedi. Yine görüşürüz tamam mı?.. Güneş benden de güzeldir. Az sonra bütün güzelliğiyle doğacak Güzeller Güzeli’nin bütün güzelliklerini ışığı ile aydınlatacak. Her güzelliği daha net göreceksin.

            Ay kaybolmuştu.

            Güneş güzelliğini ortaya koymuştu.

            Küçük çam rahatlamıştı. Güneşin ısısı da rehavet vermişti. Gözleri kapanıyordu.

            - Güzeller Güzeli seni çok seviyorum, dedi. İbadet etmeyi öğrenince ne gerekirse yapacağım… 

            Artık çok huzurluydu.

            Mışıl mışıl uyumaya başladı.

Facebook'ta Paylaş
dostumvar anasayfa Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol