ARKAPLAN RENGİNİ SİZ SEÇİN...

dostumvar

HAYAT


Tontiş Güvercin gezintiye çıkmıştı. Hava çok güzeldi. Bugünü iyi değerlendirmeliydi.

            Gökyüzünde nazlı nazlı süzülürken çevresini de doyasıya inceliyordu. Gökyüzü masmaviydi. Yeryüzü rengarenk çiçeklerle bezenmişti. Dereler şırıl şırıl akıyordu. Kelebekler dans ediyordu. Nereye baksa büyüleyici bir güzellik vardı.

            Bir müddet sonra Can Serçe’nin yuvasının bulunduğu ağacı görmüştü. Yine nazlı nazlı uçarak ağacın yanına geldi. Yuvada kimse yoktu. Beklemeye başladı.

            Biraz sonra;

            - Merhaba diye bir ses duydu.

            Sese doğru baktı. Ses Zıpır Sincap’ındı.

            - Merhaba Zıpır Sincap, diye karşılık verdi. Hayrola buralarda ne işin var?

            - Ben de sana aynı şeyi soracaktım.

            - Can Serçe’yi ziyarete geldim.

            - Ben de gezintiye çıkmıştım. Seni görünce bir selam vereyim, dedim. Herhalde Can Serçe ile annesini bekliyorsun.

            - Evet.

            - Onları derede gördüm. Banyo yapıyorlardı. Neredeyse gelirler Ceviz ister misin?

            - Teşekkür ederim. Karnım tok. Sana afiyet olsun.   

            Zıpır Sincap cevizleri iştahla yemeye başladı.

            Tontiş Güvercin onu zevkle seyrediyordu. Zıpır Sincap durumu fark etti. Utanmıştı. Biraz kibar yemeliydi. Ağzını da şapırdatmamalıydı. Annesi bunun için hep ikaz ederdi.

            Ama hala aynı alışkanlığı sürdürüyordu. Bunu mutlaka düzeltmeliydi.

            Bu esnada Can Serçe gelmişti. Onları görünce çok sevindi.

            - Oo kimleri görüyorum hoş geldiniz. Beni ne kadar mutlu ettiniz bilemezsiniz… Sizi çok mu beklettim?

            - Önemli değil, dedi Tontiş Güvercin. Annen nerede?

            - Biraz yiyecek toplayacakmış. Az sonra gelir. Görüşmeyeli nasılsınız?

              İkisi de iyi olduklarını belirttiler.

              Zıpır Sincap:

            - Bugün hava çok güzel, dedi.

            - Evet biz de onun için banyo yapmaya gitmiştik. Su da çok güzeldi. İsterseniz birazdan yüzmeye gideriz.

               Tontiş Güvercin de aynı şeyi düşünüyordu.

            - Olabilir, dedi. Zıpır Sincap sen de gelir misin?

            - Ceviz toplamam lazım. Kirlenince akşam üzeri giderim.

               Tontiş Güvercin:

            - Sen bilirsin, dedi.

               Sonra devam etti:

            - Çevre ne kadar güzel. Ne kadar canlı.. Rengarenk çiçekler. Cıvıldaşan böcekler. Her şey kıpır kıpır.

            - Ben de balıkları izledim. Sürüler halinde oyun oynuyorlardı. İrili-ufaklı, rengarenk balıklar heyecan vericiydi. Yeryüzünde, gökyüzünde, toprakta, suda milyonlarca canlı var. Bunca canlı nasıl oluyor? Nasıl meydana geliyor? Bir türlü anlamıyorum. Taş gibi yumurta-dan yavru çıkıyor. Kışın kupkuru olan ağaçlar baharla birlikte yeşeriyor. Kapkara toprak renklerle bezeniyor. Otlar, çiçekler, ağaçlar, birden yeşeriyor. Akıl alacak gibi değil.

               Zıpır Sincap elindekini gösterdi:

            - Bunun ne olduğunu biliyor musunuz?

              Tontiş Güvercin cevap verdi:

            - Bilmeyecek ne var. Ay çiçeği çekirdeği.

              Can Serçe katkıda bulundu:

            - Bazıları günaşığı çekirdeği de derler.

            - Sizce bu canlı mı?

              Tontiş Güvercin:

            - Ne biçim soru bu diye çıkıştı. Cansız olduğunu herkes bilir.

              Zıpır Sincap Can Serçe’ye döndü:

            - Sence?

            - Bence de cansız.

               Zıpır Sincap gülümsedi:

            - Ben de öyle sanıyordum, dedi.

              Bir ay çiçeği tatlı tatlı onlara bakıyordu.

            - O gördüğünüz ay çiçeğini ben diktim. Daha doğrusu dikmişim. Bir kaç ay önce oradaki küçük bir taşın altına bir çekirdek gömmüştüm. Bir de baktım canlanmış. Kısa sürede büyüdü, bu hale geldi.

               Ay çiçeği bütün güzelliği ile tebessüm etti:

            - Zıpır Sincap doğru söylüyor, dedi. Buraya nasıl geldiğime ben de şaşırdım. Normalde tarlada olmam lazımdı. Başta çok sıkıldım. Zamanla yerime alıştım.

              Ay çiçeği bir müddet Güneş’e baktı. Sonra devam etti:

            - Kusura bakmayın, dedi. Ona bakmadan duramam. Onun için günaşığı derler bana… Sincap’ın dediği gibi başlangıçta kuru bir çekirdektim. Sonra bu hale geldim. Tabiattaki bir çok şey böyle meydana gelir. Tohumlar, çekirdekler başlangıçta cansız gibidir. Etrafınızda gördüğünüz çiçekler, ağaçlar hep cansız gibi gördüğünüz çekirdeklerden, tohumlardan meydana geldi.

              Can Serçe merakını gizleyememişti:

            - Odun gibi kaskatı bir çekirdek nasıl bir canlı olur, diye şaşkınlığını belirtti. O zaman bu cansız varlıklara kim hayat  veriyor?

               Zıpır Sincap bu soruyu bekliyordu:

            - Sizce kim olabilir? Kendileri olamaz mı?

               Tontiş Güvercin:

            - Hiçbir şey kendi kendine olamaz, dedi.

            - O halde?

            - ….

            - Ben anlatayım. Bana da annem anlatmıştı. Yüce Allah’ın bir adı da Hayy‘ dır. Yani hayat sahibidir. Hayatı verendir. Bütün canlılar enerjisini, hayat kaynağını Hayy’ dan alır. Kupkuru toprak Hayy’ la canlanır. Odun gibi çekirdekler Hayy’ la hayat bulur. Taş gibi yumurtanın içindeki yavrular Hayy diyerek kabuğu kırıp dışarı çıkarlar.

            - Tontiş Güvercin:

            - Düşünmeliydim, dedi. Hayy olmadan hayat olur mu? Evrende milyonlarca canlı varlık var. Sonsuz bir hayat sahibi olmalı ki herkese hayat verebilsin. Bu da ancak Hayy ola-bilir.

            Zıpır Sincap:

            - Haklısın, dedi. Kupkuru bir çekirdeğin dirilmesi aynı zamanda ahirete de işarettir.                Tontiş Güvercin her şeyi anlamıştı:

            - Yoktan var etmek. Varı diriltmekten zordur. Yoktan var edebilen Allah istediği her varlığa hayat verebilir. Bu da Hayy ismiyle oluyor.

               Zıpır Sincap:

            - Hay isminle bin yaşa, diye espri yaptı. Sakın söylediğim hayı gerçek Hayy ile karıştırmayasın diyerek Tontiş Güvercin’in sırtını sıvazladı.

              Can Serçe yine güzel şeyler öğrenmişti.

              Zıpır Sincap ceviz toplamak için onlardan ayrıldı.

              Annesinin gelmesini beklediler. İzin alıp küçük çamı ziyarete gideceklerdi.

              Anne serçe biraz sonra gelmişti. Ağzında bir sürü yiyecek vardı.

              Tontiş Güvercin Can Serçe’ye takıldı:

            - Annenin getirdiği ölü yiyecekleri yiyip, diri diri gezeceksiniz, dedi.

              Can Serçe bu sözü çok anlamlı bulmuştu.

              Ölü gıdalar yiyerek yaşamıyorlar mıydı canlılar. Demek ki Hayy isterse her şeye hayat verebiliyordu.

Facebook'ta Paylaş
dostumvar anasayfa Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol