ARKAPLAN RENGİNİ SİZ SEÇİN...

dostumvar

DÜRÜSTLÜK

 

Imam-i Azam ve ortagi

Imam-i Azam efendimiz ticaret ortagi Hafs-i Ibn-i Abdurrahman'a bir mal gönderir. Fakat gönderdigi mailn içerisinde kusurlu bir elbisenin varoldugunu sonradan farkeder. Derhal ortagina bir mektup gönderip, malin müsteriye kusurunu göstererek satmasi hususunu bildiri. Ancak ortagi, bilmeyerek sözkonusu kusurlu malini satmis ve parasini da almistir.

Imam-i Azam efendimiz, kusurlu malin parasini almaktan imtina ederek ortagina geri gönderir. Ayrica kusurlu malin satildigi kimsenin aranip bulunmasini ister. Fakat o kimsenin bulunmasina imkân yoktur.

Büyük imam bu durum karsisinda, satilan kusurlu elbisenin parasini kendi parasina katmadan, sevabi müsteriye ait olmak üzere sadaka olarak dagitir. Ortagindan da hemen ayrilir.

Burada herkesin almasi gerekli dersler vardir.

 

 

Teklifimizi geri aldik

Bizans'ta, adaletsizlik, ahlâksizlik ve haksizlik hüküm sürerken; Istanbul, Sultan Fatih tarafindan fethedilmistir. Fatih, Rumlar'in insanî haklarina dokunmamistir.

Piskoposlar, Fatih'n huzuruna gelerek, mahkemelerinin de ayri olmasini istemislerdir. Sultan Fatih kendilerine; önce mahkemelerimizi tetkip edip bir görün, sonra teklifinizi görüsürüz, karsiligini vermistir.

Piskoposlar, Istanbul'da ve diger vilayetlerde bircok mahkemeye sahit olmuslar, verilen her karar, piskoposlari hayretler icinde birakmistir.

Bunlardan birine de Konya'da sahit olmuslar.

Söyle ki:

Konyali tüccar, Venedikli tüccara kumas siparisi vermis. Venedikli tüccar kumaslari, bir gemiye yükleyerek göndermistir. Ancak gemi kumaslarla birlikte batmistir. Iki taraf mahkemelik olmuslar, kadi su karara varmistir:

"Venedikli, Konyali'nin talebi üzerine mallari gemiye yüklemistir. Geminin batip batmamasi elinde olmadigina göre, Konyali'nin bedeli ödemesi lâzimdir".

Venedikli bu âdil karara hayret etmekle kalmamis, derhal müslüman olmustur. Piskoposlar da Fatih'in huzuruna gelerek: 

"Teklifimizi geri aliyoruz. Zira sizin mahkemelerinizde muhakeme edilmek isteriz" diyerek bu isteklerinden vaz gecmisler.

 

Görev suuru

Osmanli Devleti'nin ilk Seyhülislâmi'i Molla Fenâri (1350-1431) Bursa kadisi iken bir adam bir at satin alir. Evine dönerken atin hasta oldugunu farkeder. Geri götürmeye karar verir. Ati satin kisi belki zorluk çikarir diye, kadiya gidip isi saglama baglamak ister. Mahkemeye vardiginda kadi yerinde degildir. Isine ertesi güne birakir. Fakat hasta at o gece ölür. Adam kadiya durumu anlatir ve magdur oldugunu, ne yapmasi gerektigini sorar. Molla Fenari cevap verir:

-Senin zararini ben ödeyecegim.

Adam hayretle:

- Niçin siz ödeyeceksiniz ? deyince Molla Fenari'nin cevabi su olur:

-Benim ilgim yok görünüyor, ama aslinda ben kusurluyum. Eger dün geldiginde beni yerimde bulsaydin, olaya müdahale edip ati geri verdirmemi saglayacaktin. Böylelikle parani geri almis, at ise sahibinin leinde ölmüs olacakti. Senin bu sekilde magdur olmana sebep, benim yerimde bulunmayisim olmustur. Simdi bu imkan ortadan kalkmistir. Bu yüzden zararini benim tazmin etmem gerekir, der ve atin bedelini öder.

Kaynak: Diyanet namaz vakitleri takvimi, 27.05.1998

 

Facebook'ta Paylaş
dostumvar anasayfa Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol