ARKAPLAN RENGİNİ SİZ SEÇİN...

dostumvar

ADALET


 
Bulut ile güneş sohbet ediyorlardı.

            -Konuşulanları nasıl buldun, dedi Güneş.

              Bulut:

           - Mükemmel, diye cevap verdi. Onları sürekli dinliyorum. Hayran oluyorum. Sen de güzel şeyler anlattın.

            Teşekkür ederim, görevimiz... Her varlık Onu anlatmak zorunda. Zaten bunun için ya-ratılmadık mı?  Biz görevimizi yapalım ki herkes o yüce gücü tanısın.

            - Doğru söylüyorsun. Az önce sizi dinledim. Gökyüzündeki düzeni çok güzel anlattı-nız. Onu daha çok tanıdım. Daha çok sevdim. Önünden çekilmemi ister misin?

            - Hayır. Biraz daha kalman iyi olur. Küçük çam ve diğerleri sıcağımdan rahatsız olma-sınlar. Baksana gözleri kapanıyor. Neredeyse uyuyacaklar.

            Bulut aşağıyı inceledi... Bugün yağmur yağdırmalıydı. Durum onu gösteriyordu.

            Güneş onu izliyordu:

            - Aşağıya niçin dikkatle bakıyorsun diye sordu. Bir şey mi var?

            - Yağmur sırası bunlara geldi. Baksana neredeyse kuruyacaklar.

            - Bunu nereden anlıyorsun?

            - Benim görevim bu...Yeteneğim buna göre yaratılmış. Anında hissederim. İhtiyacı olana hemen yağmur gönderirim.  

- Çok iyisin.

- Sen de öylesin. Sen olmasan canlılar yaşayabilirler mi?

Güneş, hava, su...  Bunlar olmadan hayat mümkün mü?  Birimiz  olmazsak canlılar  yaşayamaz. Her taraf çöl olur.

 Güneş  bunu  hiç düşünmemişti.  Daha doğrusu kendisinin bu kadar  önemli  olduğunu bilmiyordu.  Farkında  olmadan  canlılara  hayat  veriyordu.  Demek ki  görevi çok önemliydi.

 

            -Sen de çok önemlisin dedi buluta.  Sen olmazsan da hayat olmaz.  Bütün dünyayı su-luyorsun.  Bütün canlılara can katıyorsun. Hiçbir varlığı ayırmıyorsun.  Herkese  eşit  davranı-yorsun. Herkes senden istifade ediyor.

Bulut bu iltifatlardan rahatsız olmuştu:

- İltifatların için teşekkür ederim dedi.  Sen de  aynısın... Senin  ısı ve ışığından  herkes yararlanmıyor mu?  Sen ayrım yapıyor musun?  Bitki, insan, ağaç, çiçek ayırıyor musun?  Da-ğa, denize, köye, şehire  ayrım yapıyor musun? Dünyada ne varsa hepsinin ısı ve ışık kaynağı oluyorsun.

Bu esnada uzaklardan bir ses geldi:

Etraflarına  bakındılar. Hiçbir şey görememişlerdi.

- Boşuna bakınmayın dedi, aynı ses. Beni göremezsiniz Çok uzaklardayım. Bunun için Güneş, ışığımı engelliyor. Ancak geceleri görülebiliyorum.

Güneş iyice merak etmişti:

- Sen kimsin, dedi.

- Ben mi?  Ben nötron yıldızıyım. Bir şey hatırlatmak için rahatsız ettim sizi.

Bulut merakla:         

            -Buyurun, dedi.

            - Az önce konuşmalarınızı duydum. Birbirinize iltifatlar yağdırıyordunuz. Sakın ha her şeyi kendinizden bilmeyin.

            Bulut üzülmüştü:

            - Aşk olsun nötron kardeş, dedi.  Bunu yapar mıyız hiç.  Biz bilmiyor muyuz  gücümü-zün nereden geldiğini...

            Bu kez de nötron yıldızı üzülmüştü:

            Özür dilerim, dedi.  Herhalde yanlış anladım.  Günaha girmeyesiniz diye araya  girmiştim.

            - Önemli değil, dedi bulut. Biz onun Adil ismi ile herkese eşit olarak yardım ediyoruz. O, bu ismini bize yansıtmasaydı elbette biz bunları yapamazdık. Ben bütün canlılara  eşit  ola-rak ulaşmaya çalışıyorum. Güneş de öyle. Bu onun Adil ismiyle oluyor. Onun Adil ismi sade-ce bizde değil bütün varlıklarda var.

            Küçük çam aşağıda gözlerini ovuşturuyordu.

            Bulut küçük çama seslendi:

            - Günaydın çam kardeş dedi. Bizden mi rahatsız oldun yoksa?

            - Hayır hayır yeterince uyudum. 

            Sana bir şey sorabilir miyim?

            - Elbette.

            - Geçen gün Çoban Tepesi’ne yağmur yağdırmıştım.

            - Evet.

            - İhtiyacınız yeterince karşılandı mı?

            - Tabi ki karşılandı.

            -Peki senin gövden ,dalların ve yaprakların ihtiyacını karşılayabildi mi?

            - Hem de doyasıya… Çünkü çok yağmur yağdırdın.

            - Ya  az yağdırsaydım. Yine de bütün vücuduna eşit dağılır mıydı?  Yani kökün ,  göv-den, yaprakların eşit olarak yararlanır mıydı?

            - Benim bir etkim olmuyor ki… Kökümdeki en küçük fışkından en üst  yaprağıma  ka-dar herkes yeterince ihtiyacını karşılıyor.

            - Yani gövdem bu su ancak bana yeter. Yukarıya göndermem demiyor , öyle mi?

            - Evet.

            Bulut tekrar nötron yıldızına döndü.

            - Gördün mü dedi. Onun Adil ismi her şeyde kendini gösteriyor.  Biz  az  önce  birbiri-mize  iltifat  ederken  aslında ona ediyorduk.  Çünkü bahsedilen bütün güzellikler ona ait.  Biz sadece onun bize öğrettiklerini yapıyoruz.  Her varlığa eşit davranıyorsak  onun  Adil  isminin etkisiyle davranıyoruz.

            Nötron yıldızı iyice mahcup olmuştu.

            - Tekrar tekrar özür dilerim, dedi. Niyetim kötü değildi.

            Güneş onu teselli etti.

            - Üzülme dedi. Biz senin iyi niyetli olduğunu biliyoruz.

            Sonra buluta döndü:

            - Bulut kardeş dedi. Zamanım daraldı. Yavaş yavaş dünyanın öbür tarafına geçmem lazım . Biliyorsun Adil olan Allah ‘ın emri bu. Aksatmamam lazım.

            - Güle güle yarın görüşürüz. Ben de birazdan yağmur yağdıracağım.

            Biraz sonra ilk damla küçük çamın tepesine düşmüştü. Sonra diğerlerine… Biraz sonra Çoban Tepesi’nin tamamı bulutun ikramına kavuşmuştu. Bulut bütün cömertliğini sergilemiş-ti. Uzun süre susuzluk yaşamazlardı artık.

            Bir süre sonra yağmur kesildi. Belli ki başka bir yere gitmişti.

            Küçük çam silkindi. Üzerindeki yağmur damlalarını dibine döktü. Bu damlacıklar az sonra toprağa kavuşacaktı. Sonra da kökten başlayarak bütün vücudun ihtiyacını karşılayacak-tı.

            Toprak çok adildi. Daha doğrusu Adil olan Allah’ı çok iyi temsil ediyordu. İçinde bulunan mineralleri, vitaminleri, üzerine yağan yağmuru eşit olarak paylaştırıyordu. Herkesin hakkını veriyor. Kimseye torpil yapmıyordu.

            Küçük çam bir çırpıda bunları düşünmüştü.

            Gündüzün sıcağı, yağmurun serinliği vücudumu iyice gevşetmişti. Etrafına bakındı. Herkes hayatından memnundu.

            Hep birlikte dua yapıp, mışıl mışıl uyumaya karar verdiler. Duayı küçük çam yapacak, diğerleri de “Amin” diyeceklerdi.

            Bu karar gereği küçük çam duaya başladı.

            - Ey Adil olan Allah ‘ım… Bütün nimetlerine şükürler olsun. Biz istemeden sen veriyorsun. Kimseyi ihmal etmiyorsun. Her varlık seninle var. Her şey seninle güzel. Varlık-lar senin isimlerini hatırlatıyor. Her şer seni tanıtıyor. Bizi, seni iyi tanıyanlardan eyle Allah’ım.

            Bu duaya hep birlikte “Amin” dediler.

            Sonra tatlı bir uykuya daldılar.

Facebook'ta Paylaş
dostumvar anasayfa Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol