ARKAPLAN RENGİNİ SİZ SEÇİN...

dostumvar

KAYGINIZI KONTROL EDİN

 

“Güzelliği görme yeteneğini kaybetmeyen asla yaşlanmaz.”

Franz Kafka

Ders çalışırken, sınavlardan önce veya sınav sırasında öğrencinin canını sıkan, yaptığı işin düşüren, hatta başarısızlığa neden olabilen bir duygu ve düşünce vardır: Kaygı...

“Ya kazanamazsam, ya başaramazsam!” şeklinde ortaya çıkan kaygı, yapılan araştırmalara göre öğrencileri ameliyat olacak hastalardan daha fazla etkilediği ortaya çıkmıştır. Öğrenci, çalışırken böyle bir duyguya, düşünceye kapılırsa ders çalışmayabilir. Sınavlardan önce veya sınavlarda böyle bir düşünce, duyguya kapılırsa gerçek performansını ortaya koyamaz. Öyleyse kaygı öğrencinin başarısını doğrudan ve olumsuz bir şekilde etkiler. Bu nedenle öğrencilerimiz kaygılarını kontrol altına alabilmeyi öğrenmelidirler. “Verimli bir çalışma” ve çalışmalardan sonuç alma kaygıyı kontrol altına almaya bağlıdır.

Kaygının kontrol altına alınabilmesi için öğretmenlerin, ailenin ve çevrenin de öğrenciye yardım etmesi gerekir. Öğrenci değişik yöntemler kullanarak kaygısını kontrol altına almalıdır. Kontrol altına almalıdır, diyoruz çünkü bir miktar kaygı aslında sorumluluk duygusunu getirir. Yarın yazılısı olan bir öğrencinin yazılıyı düşündüğünde kendisinde çalışmak için itici bir güç buluyorsa bu kadarlık bir kaygı olumludur. Ancak yarınki sınavın sonucunu düşünmekten sınava çalışamıyorsa kaygı artık olumsuz bir noktaya ulaşmış demektir. Bu durumda kaygının giderilmesi veya kontrol altına alınması gerekir.

Kaygının kontrol altına alınabilmesi için, nedenlerinin bilinmesi gerekir. Kaygının nedenleri arasında ailenin yaklaşımları önemli bir yer tutar.

Aileniz sizi hayatınız boyunca “Dur, yapamazsın, sen sus, sen kendi işine bak, yapma kırarsın!...” benzeri aşırı korumacı bir yaklaşımla yetiştirmişse, kendinize güveniniz gelişmemiş olabilir. Bu durumda, yapacağınız işler sizi korkutabilir. Acaba başarabilir miyim? endişesini çokça yaşarsınız. Böyle bir durumdan kurtulmanın yolu, ailenizin size güvenmeyi öğrenmesidir. Size güvenilirse siz de kendinize güveneceksiniz. Ailenize bu satırları okumanızda veya okutmanızda bu bakımdan yarar vardır.

Eğer aileniz sizin yerinize yarışıyorsa, sizi tanımıyorsa, sizin kapasiteniz veya yeteneğiniz dışında sizden beklentileri varsa; hatta sizi hep birileriyle karşılaştırıyorsa, sürekli olarak mutlaka kazanmanız gerektiğini size telkin ediyorsa bu durum da sizde kaygıya neden olabilir. Siz Anadolu lisesine gitmek istiyorsanız aileniz de sizi mutlaka fen lisesine gitme konusunda zorluyorsa bu durum sizde bir kaygıya yol açabilir. Bu bakımdan aileniz, sizi ve yeteneklerini iyi tanıması ve bilmesi gerekir. Bunlar ailenizin üzerine düşenlerdir.

Öğretmenler de sizin yapabildiğiniz, yeteneğinizin olduğu konularda sizi aydınlatması ve size bu konularda destek olmaları kaygınızın giderilmesi bakımından çok önemlidir. Bu da öğretmenlerinizin üzerine düşen görevdir. Öğretmenlerinizden bu konuda yardım isteyebilirsiniz. Özellikler rehber öğretmenlerinize bu konuları açarak onlardan siz kılavuzluk yapmalarını talep edebilirsiniz.

Eğitimin bir ekip işi olduğunu daha önce vurgulamıştık. Bu ekibin en önemli üyesi öğrencidir. Çünkü yapılan her şey onun daha iyi yetişmesi adına yapılır. Aile, öğretmen ve çevre üzerine düşenleri biliyor veya bilmiyor olabilir. Bu üç ögeyi uçağın üç motoru olarak kabul edersek, bunların üçünün durması sizin işinizi zorlaştırabilir. Ama her şey bitmiş değildir. Bu durumda son motor olarak siz varsınız ve hâlâ hedefinize ulaşabilirsiniz. Siz uçağın son motoruysanız önemli olan sizin durmamanız ve üzerinize düşenleri yapmanızdır. Siz de durursanız sizi Trabzon’a (hedefinize) kimse götüremez, bilesiniz...

Öyleyse kaygı konusunda da gerekli gayreti siz göstermelisiniz. Bunun için size şimdi söyleyeceğimiz bazı yöntemler olacaktır.

Peki, kaygının kontrolü adına sizler neler yapabilirsiniz? Şimdi bunun üzerinde biraz duralım.

Kaygıyı kontrol altına alabilmenin en kolay yolarından biri olumlu düşünmektir.

Sınavı birileri kazanacak. Sınavı kazananlar bu kitabın başından beri anlattığımız etkinleri elinden geldiğince yapanlar arasından çıkacaktır. Bu durumda yapılması gerekenleri yapmak varken ne diye sınav sonucunu düşünesiniz ki! Yapmanız gerekenler olumlu düşünmektir. Henry Ford’un bu durumu özetleyen güzel bir sözü vardır: “Yapabileceğinize de inansanız yapamayacağınıza da inansanız haklı çıkarsınız.” Çünkü insan, inandığı gibi davranır. Öyleyse olumlun düşünün. Sınavı kazanabileceğinizi, okul derslerinde başarılı olabileceğinizi düşünün. Göreceksiniz ki başarılı olacaksınız. Çünkü iyi düşürseniz yani kazanabileceğinizi düşünürseniz kazanmanız için gerekenleri yaparsınız. Kazanmayacağınızı düşünürseniz, zaten baştan kaybetmeyi düşündüğünüzden, kazanmak için ciddi bir şey yapmayacaksınız. Öyleyse olumlu düşünün. Aklınıza acaba kazanabilir miyim? diye bir düşünce geldiğinde olumlu düşünerek “tabii ki kazanırım!” deyin. Daha sonra ise bu düşüncelerinizi eylemlerle destekleyin ve kitabın başından beri anlattıklarımız uygulamaya çalışın. Böylece hem sınav kaygısını kontrol altına alacaksınız hem de başarıya ulaşacaksınız. Aynen yukarıda anlattığımız amerikan futbol takımı gibi...

Dünyada sınavı kazanan biri olacaksa o siz olacakmışsınız gibi düşünün. Çünkü sınavı kazanacak olanlar veya başarıya ulaşmış olanların hepsi de öğrenci. Hepsi de sizin yaşınızda. Hepsi de sizinle aynı sıraları paylaşıyor. Hepsi de aynı dersleri görüyor. Hepsine de sınavda aynı sorular yöneltiliyor. Hepsine de çözüm için aynı süre tanınıyor. Bu durumda sınavı kazananların sizden hiçbir farkı yok. Öyleyse fark olumlu düşünmekte ve hedefi gerçekleştirmek için yapılması gerekenleri yapmakta. Siz de sonucu düşünmek yerine sizi sonuca götürücü işleri yapın. Sonucu düşünmek size hiçbir şey kazandırmaz; ama olumlu düşünüp de düşündüğünüz olumlu sonuca ulaşmak için çalışmalarınızı elinizden geldiğince verimli bir şekilde yapmak çok şey kazandırır.

Bazen hatalara kılıf aranırken, bulunan mazeretler hatalardan daha büyük olur. Bu nedenle çalışırken hep bir şeylerin eksikliğinden bahsetmek, bir şeylerin eksik olduğunu düşünmekle öğrencide sınav veya başarısızlık kaygısı ortaya çıkarır. Bir şeylerin eksikliğini düşünüp, bunlar olmadığı için çalışamıyorum diyerek, çalışmamamıza mazeret bulmamız bizim için olumsuz sonuçlar doğurur. Çünkü bu düşünceden dolayı çalışamayız. Çalışmayınca da sınav aklımıza geldikçe kalp atışlarımız yükselir, heyecanımız artar, korkumuz limitin üstüne çıkar, soğuk soğuk terleriz. Sınav kelimesini duydukça kendimizden geçeriz. Çünkü hazır değilizdir. Öyleyse bir şeylerin eksikliğini gündeme getirerek çalışmamak yerine elimizdekileri kullanarak sınavlara çalışmak için gayret göstermeliyiz. Çalışan öğrenci kendine güvenir. Sınavı kanmak için akıl gerekiyor. Aklımızı kullanabilmemiz için de bilgi gerekiyor. Eğer çalışırsak bilgiye ulaşabiliriz. Hepinizin de kafası olduğuna göre ne diye kazanmamaktan veya başarısız olmaktan endişe edesiniz ki! Yapılacak iş, çalışmaları olması gerektiği gibi yapmaktır... Yani antrenmanları yapılması gerektiği gibi yapmaktır. Zaten kitabın başından beri bunu anlatıyoruz. Sonra sahaya çıkıp aynen antrenmanlardaki gibi davranmaktır. Bu durumda doğal olarak istediğiniz sonuca gideceksiniz.

Kendinize güveninizin olması kaygıyı yenmenizde çok önemli bir faktördür. Önceki sayfalarda güvensizliğin yetiştirmeden kaynaklanan bir kusur olduğu anlatmıştım. Bunu yenmek bir parça da olsa elinizde. Bunun için şunları düşünebilirsiniz: Başarı veya başarısızlık bir sonuçtur. Hiç kimse annesinden hayat boyu başarısız olmak için veya başarılı olmak için doğmaz. Bizi başarıya veya başarısızlığa götüren kendi davranışlarımızdır. Yani bizi başarıya götüren davranışlar içinde olursak başarılı oluruz. Aksine bizi başarısızlığa götürecek düşünce ve davranışların içinde olursak başarılı oluruz. Kitapta anlatılanlar sizi başarıya ulaştıracak. Bunu biliyoruz. Çünkü bu kitapta anlatılanları uygulayan öğrencilerimiz şu anda istedikleri okullarda okuyorlar. Yani bu kitapta anlatılanlar, başarıya ulaşmanız için gereken davranışlardır. Öyleyse bunları uygularsak başarıya doğal olarak ulaşabiliriz, diye düşünebilirsiniz. Ayrıca şimdiye kadar yaptığınız olumlu işleri düşünebilirsiniz. Bir denemeden çıkardığınız yüksek netleri, bir sınavdan aldığınız yüksek notu, öğretmenin sorduğu ama sadece sizin bildiğiniz soruyu, okul takımında attığınız o enfes golü, mahalledeki arkadaşlarınızla yaptığınız koşudaki birinciliği hatırlayınız. Yani hayatta herkesin mutlaka biri birinciliği veya başarısı vardır. Onları hatırlayınız ve şöyle düşününüz: Demek ki ben başarabiliyorum. Başarmak, uzaydan gelenlerin özelliği değil. İnsanların özelliği. Ben de bir insanım ve ben de başarabilirim. Bu düşüncelerin sizi rahatlattığını göreceksiniz.

Bu düşünsel eylemlerin dışında fiziksel eylemler de kaygının kontrol altına alınmasında sizlere yardımcı olabilir. Kişi kaygılandığında vücudu da buna uygun değişik bir yapıya girer. Bu durumda kişinin solunumu dolayısıyla da kalp atışları hızlanır. Damarlar daralarak kan içeri çekilir. Kaslar gerilir. Vücut ısısı düşer; hatta soğuk soğuk terleyebilirsiniz... Vücut kaygı yaşandığında bu durumu yaşar. Bu tersine çevrilirse kaygı da giderilir. Çünkü kaygının vücut kimyası ile gevşemenin vücut kimyası birbirinin tersidir. Vücutta ikisi bir arada yaşanmaz. Kişi ya kaygılı olur ya gevşemiş olur. Bu durumda, kaygılıyken vücudu nasıl gevşetebileceğimizi bilmemiz gerekir.

Kaygıyı kontrol etmek için yani vücudu gevşetebilmek için nefes almak gerekir. Ancak bunun tekniği bilinmelidir. Önce ayağa kalkın. Konsantre olun. Sonra iyice bir nefes verin ve ciğerlerinizi tamamen boşaltın. Sonra burnunuzda sessiz sessiz ve yavaş yavaş nefes alın. Önce karnınız, sonra göğsünüz şişiyorsa doğru nefes alıyorsunuz demektir. Önce göğsünüz, sonra karnınız şişiyorsa yanlış bir teknik uyguluyorsunuz demektir. Biz doğru yaptığınız varsayarak devam edelim. Aldığınız nefesi içinizden beşe sayıncaya kadar içinizde tutun. Sonra nefesi ağzınızdan ve nefes alırken kullandığınız sürenin iki katı bir süre alacak şekilde yavaş yavaş bırakın. Bu işi beş kez yapın. Bu şekilde kaygı yaşadığınız anda bu nefes alma eylemini yapabilirsiniz. Böyle bir nefes alma egzersizi sayesinde vücudunuzda bazı değişiklikler olur. Solunum derinleşir ve yavaşlar. Kalp atışınız düşer. Vücudunuzda kılcallarınıza kadar giden kan miktarı artar. Vücut ısınız normale döner. Kaslarınız gevşer. Yani kaygı sırasında vücudunuzun aldığı durumun tam tersi ortaya çıkar. Bu durumda kaygı da gitmiş demektir.

Ayrıca güneşli havalarda günde yirmi dakika kadar yürümek; evdeyseniz mekik, şınav, barfix gibi fiziksel hareketleri yapmak kaygıyı kontrol etmenizde size yardımcı olacaktır. Çünkü kaygı sırasında vücutta salgılanan bazı hormonlar bu tür fiziksel egzersizlerle vücuttan atılır. Başka bir ifadeyle vücut kaygının oluşmasına yol açan hormonların tam tersi etki gösteren hormonları bu tür fiziksel egzersizleri yaparken salgılar. Vücut kimyasında iki durumun bir arada olamayacağını daha önce söyledik. Kaygı durumu varken rahatlama hormonu salgılanırsa kaygıdan kurtulursunuz ve vücut rahatlar, gevşer. Bu bakımdan bu tür fiziksel egzersizlere her gün vakit ayırmanız kaygıyı kontrol etme adına çok yaralı olacaktır. Eğer ortam müsaitse, hava da sıcaksa çıplak ayakla toprakta yürümek stresten ve kaygıdan kaynaklanan elektriklenmenin giderilmesini sağlayacağından kaygınızı yenmeniz açısından size yarar sağlayacaktır. Vücuttaki elektriklenmeyi su da alır. Bu nedenle kısa aralıklarla duş almanız; hava soğuksa sadece elinizi, yüzünüzü, ayaklarınızı yıkayarak bunu yapmanız kaygınızı kontrol almanızda size faydalı olacaktır.

Kaygının nedenlerinden biri de belirsizliktir. Kişi neyle karşı karşıya olduğunu pek bilmezse, doğal olarak kaygılanacaktır. Bu nedenle sınavlar hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olmalısınız. Bu nedenle okul veya dershanedeki öğretmenlerinizden sınavlar hakkında bilgi almalı, her türlü sorununuzu onlarla paylaşmalısınız. Ayrıca sınavda nasıl davranacağınızı da bilirseniz kaygınızı kontrol etme adına bir adım daha atmış olursunuz.

dostumvar anasayfa Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol